Sosyal Inovasyon kavramı ile 2013 yılında bir vakfın kuruluşu için verilen davette tanışmıştım. O zamana kadar hem vakıf hem de inovasyonun sosyal boyutu konusunda kapsamlı bir bilgimin olmadığını itiraf etmeliyim; fakat bu toplantı öylesine duygu dolu ve ilham verici idi ki, ardından hem vakıf hem de sosyal Inovasyon kavramını detaylıca araştırmaya ve ilgilenmeye başladım. Bundan sonraki süreçte bakış açım ve algım sosyal sorumluluktan sosyal inovasyona doğru kaydı.
Peki Sosyal inovasyon nedir? Dünyayı daha yaşanabilir bir hale getirmek için, toplumsal sorunların çözümü için geliştirilen ve uygulama şansı bulan yeni yaklaşımları, uygulamaları, yapılanmaları (örgütlenmeleri), iş modelleri ve/veya süreçlerini ifade eden bir kavram. Bir inovasyonun sosyal olarak kabul edilmesi için herhangi sosyal ihtiyaçtan yola çıkılması gerekmektedir. Ayrıca sosyal inovasyonda amaç; ihtiyaç sahibi kitleye bağış vb. araçlarla anlık çözümlerin ötesinde, sistematik bir yaklaşımla ihtiyacı karşılayacak çözümü bulma ve sürekliliğini sağlamaktır.
Sosyal inovasyonlar, toplumsal sorunların çözümüne yönelik olarak sosyal girişimciler tarafından yapılırlar. Burada sosyal girişimci olarak ele aldığımız taraflar; kamu ve özel kuruluşlar, üniversiteler ve sivil toplum kuruluşlarıdır. Sosyal Inovasyon, eko sistemdeki tarafların iş birliği ile etkin olarak hayat geçirilebilir. Bu sebeple sosyal inovasyondan genelde bir eko sistem dahilinde bahsedilir. Devlet-özel sektör, üniversiteler ve sivil toplum kuruluşları sosyal inovasyonun katma değere dönüşmesini sağlayan uygun ortamı hazırlarlar.
Sosyal inovasyonun güncel örnekleri ve toplum için etkilerine geçmeden önce Inovasyon ile farkını ve sosyal inovasyonun gerekli kılan sosyal olgulara kısaca değinmek gerekiyor.
İnovasyon, yeni veya iyileştirilmiş ürün, hizmet veya üretim yöntemi geliştirmek ve bunu ticari gelir elde edecek hale getirmek için yürütülen tüm süreçleri kapsar. İnovasyon kavramındaki önemli kriter ticari gelir ve fark yaratabilmektir. Sosyal inovasyonda ise çıkış noktası gelir elde etmekten ziyade, toplumsal bir soruna çözüm bulmaktır. Dünya için fayda yaratma hayalinden yola çıkarlar.
Frost & Sullivan’ın, yaptığı araştırmaya göre; 2020’de dünya nüfusunun %56’sı kentlerde yaşayacak, 2025’e kadar 35 şehir, “küresel mega şehre” dönüşecek.
Araştırmaya göre, tarihte ilk kez dünya nüfusunun % 50’si kentlerde yaşıyor. Bu rakam 2020’ye kadar yaklaşık % 56 olacak ve kentlerde yaşayan nüfus 4,3 milyar kişiye ulaşacak. Teknoloji, bilim ve tıptaki gelişmeler pek çok açından hayatımızı kolaylaştırdığı düşünülürken bir o kadar da sosyal açıdan yeni ihtiyaçları gündeme getiriyor. Mesela şehirleşme ile birlikte çevre kirliliği, temiz doğal kaynaklar, iklim değişikliği, gıda ihtiyacı, göç sorun haline gelirken; insan ömrünün artması ve iş yaşamındaki otomasyon ile birlikte işsizlik, insanların değişime uyum sağlaması için gereken beceri kazanımı, yaşlılık, obezite, eğitim vb. konularda pek çok ilave ve farklılaşmış çözüm ihtiyacını beraberinde getiriyor.
Dünyada sosyal inovasyon denilince akla ilk gelen, bu girişimi ile Nobel ödülü de kazanan Muhammed Yunus’un mikro kredi fikridir. Çok fakir, bankaların kredi vermeye yanaşmadığı kadınlara çok küçük miktarlarda verdiği mikro kredi ile pek çok kadının iş sahibi olmasını sağlamıştır. Bu fikir daha sonra hızla gelişmekte olan ülkelerde yayılmıştır. Yine 100 yıl önce Italya’da Montessori okul öncesi eğitim için ilk çocuk evlerini açarak, “anaokullarının” ve tabi ki okul öncesi eğitimin öncüsü olmuştur. Wikipedia bir başka sosyal inovasyon örneği olarak açık kaynak bilgi ve eğitimi tüm insanlığa açmıştır.
Ülkemizde de son yıllarda Sosyal İnovasyonu hayata geçiren sosyal girişimcilerin sayısı hızla artıyor. Sosyal sorunlara çözüm amaçlı fikirleri hayata geçiren birkaç sosyal girişimciyi tanıtmak istiyorum.
Mesela Çiftçileri web üzerinden bilgilendirmek amacıyla bir web sitesi kuran Tülin Akın 1.5 milyon çiftçiye ulaşarak daha bilinçli tarım yapmak için onlara destek oluyor. Kadınlara uygun fiyata spor yaptırmak amacıyla yola çıkarak B-fit açan Bedriye Hülya, şimdi kadınların benzer B-fit şubeleri açmasına destek olarak Kadın Girişimciliğini destekliyor. Zafer Kıraç Türkiye’nin ceza infaz sistemini sivil toplum ve hapishaneler arasında köprüler kurarak dönüştürüyor. Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği (CİSST) sivil toplum örgütleri ve üniversitelerin cezaevlerine yönelik sosyal ve eğitsel programlar geliştirip uygulamalarını sağlayan bir platform işlevi görüyor.
Bireyler dışında sosyal inovasyon ve sosyal girişimciliği stratejik önceliği haline getiren firmalar var. Intel ve Hitachi’yi global bazda örnek gösterebiliriz. Koç Holding’in Meslek Lisesi Memleket Meselesi yine ülkemizde gençlerdeki mesleksizlik, şirketlerde yetişmiş teknik eleman ihtiyacına odaklanarak geliştirilmiş ve tüm paydaşların dahil olduğu bir sosyal inovasyondur.
Birleşmiş Milletler İnsani Gelişme raporunda da belirtildiği gibi; bireyleri daha az kırılgan olacakları bir geleceğe hazırlamak ancak toplumların ve ülkelerin iç dayanıklılıklarını güçlendirecek inovatif fikirlerin hayata geçirilmesi ile mümkün olacaktır.
Sosyal inovasyon sürdürülebilir sonuçlar için yapısal bir iş birliği gerektirir. Artık sosyal ihtiyaçlara olan çözüm talebi devlet, üniversite, özel sektör ve sivil toplum kuruluşları arasındaki engelleri sosyal inovasyon sayesinde aşmaktadır.
Sosyal inovasyon 21.yüzyılda ihtiyacımız olan “anlam yaratma” duygusuna karşılık geliyor. Bakış açımızı değiştirmek, kendi eko sisteminde problem ve ihtiyaçları tespit edip, ne yapabilirim sorusunu soran şirketler topluma ilave fayda sağlarken, aynı zamanda da çalışanlarının yaptıkları işte aradıkları anlamı bulmalarını sağlayacaklar.
Sürdürülebilirlik sosyal inovasyondan geçiyor.
7
Bir Yorum Yazın